28 Şubat 2009 Cumartesi

Yakışmış


İlk maç Pacers'a karşı ( 104-99 Celtics aldı maçı ) 8 sayı , 1 ribaund , 2 assist , 1 top çalma , 3 top kaybı.
Ha bu arada unutmadan , Mikki Moore de yine kısa sürede 6 sayı 3 ribaund ...

27 Şubat 2009 Cuma

Yastayız :(



Haberini ancak bugün alabildik , dönem arkadaşımız , kader birliği yaptığımız ekip arkadaşımız Ulvi Murat ESKİN Amsterdam'da düşen uçağımızda hayatını kaybetti.

Tarifsiz bir acı ...

İnanası gelmiyor insanın ... Daha 15-20 gün olmadı ki aynı gün içerisinde birlikte 4 uçuş yapalım. Daha 5 gün olmadı ki aynı nöbet görevinde yemeğimizi paylaşalım ...

Ateş düştüğü yeri yakar , ateş ciğerimize düştü.

Mekanın cennet , toprağın bol olsun Murat. Vazife uğruna feda ettiğin asil ruhla gurur duyuyorum. Huzur içinde yat , dualarım seninle.

:(

25 Şubat 2009 Çarşamba

NBA Günlüğü - 25 Şubat


ESPN Daily Dime ...

Neredeyse her gün izlerim. Bundan sonra da bloguma eklemeyi düşünüyorum zaten. Günün muazzam bir özetini geçiyorlar.

Bugün malum yas sebebimizden ötürü gündeme fazla da değinemiyorum. Değinilmeye değer tek mevzu Stephon Marbury'nin '' Hayallerimdeki şehrin ,büyüdüğüm şehrin takımına gidiyorum. Orada MSG'de tarihler yazacağım ''diye gidip waive edildiği New York Knicks'ten bugün itibarıyle ayrılması olsa gerek.

Celtics'le imzalaması bekleniyor. Celtics'in ondan ne gibi bir beklentisi var anlayabilmiş değilim. Bu adam sapasağlam olduğu halde son 2 sezonda sadece 24 maçta forma giydi. Son şampiyonun ağırlığını kaldırabilir mi , bence zor. Ki bana sorarsanız hiç bir zaman da kaldırabilecek bir oyuncu olamamıştır benim gözümde.

Celtics demişken , günlerdir yazıp çizdiğimiz gibi Mikki Moore'la sezon sonuna dek anlaştılar. Böylece veteran oyuncu 2002-03'te kısa bir süre formasını giydiği Celtics'e yeniden dönmüş oldu.

Detroit'in içler acısı haline de kısaca değinelim. Flash ve ekibi Pistons'u ezip geçti ve peşpeşe 7.mağlubiyeti aldı Pistons. 15 Kasım 2006'dan beri ilk defa sezon içerisinde %50 galibiyet yüzdesinin altına düşüldü. Billups gitti , AI geldi. Bunun dışında bir de koç değişti. Olan bitenin hepsi bu , ama gelin görün ki koskoca bir hanedan çöktükçe çöküyor , büyük çöküş devam ediyor. Sonu hayrolsun inşaallah ...

Şimdilik hoşçakalın.

Kırıldı kanadımız :((((((

Malesef gün çok acı bir haberle başladı , ve aynı acı haberin detaylarıyla devam ediyor.
Söyleyecek hiç bir şey bulamıyorum...
Bildiğim tek şey , o uçakta ekip arkadaşlarımın olduğu ve ölenlerin bazılarının ekipten olduğu :(

Tek steward varmış ekipte , geçtiğimiz ay beraber 4 uçuş yapmıştık. Daha bu pazar nöbet görevinde hoş beş etmiş , yemeğimizi paylaşmıştık :(
Çok şükür ki uçak alev almadı , yanmadı. Ama uçağa düşmeyen ateş ciğerimize düştü sanki :(
Ölenlerin mekanı cennet olsun , huzur içinde yatsınlar. Vazife yolunda feda ettikleri ruh , şehit ruhu olsun.
:(

24 Şubat 2009 Salı

Olmak ya da olmamak

İşte bütün mesele bu !

Draft yaklaştıkça lottery'e oynayan takımların da ağzının suyu akmaya başladı. Draft söylentileri Rubio'yla start almışa benziyor.

Katılması durumunda ilk 3'ten seçilmesine kesin gözüyle bakılan Harika Çocuk için karar zamanı. Eğer genç İspanyol Draft'a katılma kararı alıp NBA'in yolunu tutarsa , kontrat buyout'u sebebiyle takımı DKV Joventut'a 4.7 milyon Euro ödemek durumunda kalacak. NBA'in ilk 3 sırasında seçileceğinden tamı tamına eminse bu rakam onun için pek de sıkıntı olmaz herhalde.

Şimdi onu kestirmeye çalışacaklar. Baba Esteve Rubio konuyla ilgili henüz bir karar vermediklerini açıklamış. Bu yaz yine bir İspanyol'u konuşacağız sanırım.



James White NBA'e doğru

Fenerbahçe Ülker'den tanıdığımız James White , NBA geliştirme ligi NBDL'de adından sıkça söz ettiriyor. Bu yıl Anaheim forması altında %55'lik şut yüzdesiyle 25.6 sayı ortalaması yakalayan atletik forvet D-League'den NBA'e geçmesi en muhtemel oyuncu olarak görülüyor Amerikan spor basınında.

NCAA'de ve TBL'de olduğu gibi , NBDL'de de smaç yarışmasını birbirine katmak ve mantık sınırlarını zorlamak suretiyle kazanan White , görünüşe göre 1-2 hafta içerisinde bir NBA takımıyla anlaşacak. Umarım NBA'de de NCAA kadar istikrarlı olur ve seneye Slam Dunk'ta onu izleriz.

En incesinden bir söylentiyle noktayı koyayım ; James White , New York Knicks başkanı Donnie Walsh'un pazartesi günkü deneme idmanına çağırdığı 4-5 NBDL oyuncusundan biri. Bir çok otoriteye göre de NBA'e kapağı atan o olacak ;)

Adaletin var mı dünya ?


:)
Biraz da magazin yapalım.
Söylentiye göre Victoria's Secret'in gözde modellerinden Brezilyalı manken Adriana Lima , uzun süredir birliktelik yaşadığı Sırp asıllı Grizzlies guardı Marko Jaric'le dünya evine girmiş.
14 Şubat sevgililer gününde Wyoming The Wort Hotel'de , 27 yaşındaki Lima'yla Marko Jaric'in yüzükleri taktığı ve yaz ortasında da görkemli bir düğün hazırlığında oldukları öğrenildi.
Lima , Acun Ilıcalı'nın Var mısın yok musun programına geldiğinde yer yerinden oynamıştı. Hep de merak etmişimdir ne var bu kadar bu kızda diye. Tamam güzel , evet süper , kesinlikle muhteşem ama öyle bir gaz veriliyor ki sanki böylesi gelmedi gelmez der gibi , üstüne yokmuş gibi falan ...
Hani beğenirim ama o şişirildiği kadar da değil yani.
Yine de yüksek müsadelerinizle özellikle şu resime bir kez daha bakıp böyle bir kızın Jaric'in soytarı gibi tipinde ne bulduğunu merak etmekten kendimi alamayacağım. Kimseye hakaret etmek istemem ama yiğidi öldürüp hakkını da vermek lazım , hakikaten soytarı gibi değil mi yahu ? :)

Yok artık Devin Harris !!!!!!!


Bu kadar da olmaz ama ya ...

Böyle ince şut çok nadir görülür ağalar , hakemler de 2.5 dakika boyunca tekrar tekrar izleyip verdiler zaten kararı.

Harris bu şut haricinde 36 sayı ( +3 de buradan = 39 ) 8 assist 2 ribaund yaptı ve takımına galibiyeti getirdi.

Mark Cuban neler hissediyordur acaba Harris'in bu yılki performans grafiğinden sonra ?

Serbest atış rutinleri

Basketbolda serbest atış diğer atışlar gibi değildir. Daha bir özeldir böyle , sadece oyuncuyla çember arasında ikili bir ilişki gibi. Savunmacıların olmadığı , tüm gözlerin size baktığı bir anda çemberle kurduğunuz bir telepati gibi ...
NBA'de bir çok oyuncunun hatta hepsinin bir serbest atış rutini vardır. Hemen hemen her defasında aynı stille aynı şutu atarlar. Gelin görün ki bazıları da kendi emsalsiz stillerini yaratıp baskete öyle gitmeyi rutin haline getirirler NBA tarihi bunun gibi bir çok örnekle dolu.
Gelin şöyle bir göz atalım , kim nasıl serbest atış kullanıyor , neyi uğurlu sayıyor , nasıl ilham alıyor. Buyrun , enteresan serbest atış rutinleri :
Karl Malone: Postacıyla başlayalım. Serbest atış çizgisine geldiğinde topu elinde şöyle bir döndürür. Bir kaç kez yere vurur ve kendi kendine içinden bir şeyler söyler. Lakin kimse de ne dediğini anlayabilmiş değildir. ( Bu rutin size TBL'de biryerlerden tanıdık geliyor mu ? )Muhtemelen ailesi için ,ya da bir şampiyonluk yüzüğü için ufak bir dua seremonisi yapıyor. Ya da bizim bilmediğimiz başka bir şey için.
Jason Kidd : Kidd eşi Jumana'yla papaz olana kadar , serbest atış çizgisine her gidişinde potaya '' eşi ve çocuklarına ithafen '' bir öpücük gönderiyordu. Sonradan bu rutin değişti tabi , merak eden buradan izleyebilir. '' Memleketteki youtube mağdurlarından biriyim , ktunnel dediğin de nedir bilmem '' diyenlerdenseniz kısaca özetleyeyim , Kidd parmak uçlarına hafifce bir öpücük konduruyor ve sonra da elini kalçasına sürüyor :)

Jeff Hornacek: Horny ( bu lakaptan pek hoşlandığını sanmıyorum ) NBA tarihindeki en iyi serbest atıcılardan biriydi. Kariyerinde %88 gibi bir serbest atış yüzdesi var. Her neyse , onun da stili şu ; çizgiye gelir , topu bir kaç kez sektirir ve sağ elini yanağına götürür. Bunun bir çeşit selam olduğu söyleniyor.
Nick Van Exel: Kariyeri boyunca %80'le atan Van Exel de bu kervana katılanlardan. Onu bu listeye alan şey ise kariyerinin son senesinde Spurs'le attığı iki serbest atış ; buyrun buradan izleyin , ağzımız tatlansın :)


Alonzo Mourning: Zo da Malone gibi serbest atış çizgisinde oyalananlardan. Çizgiye gelir , 10 saniye civarı durur, kendisine violation verdirmeye uğraşan rakip koçları ayar eder. Bir kaç kez topu sektirir , bir iki dalavere yapar. En sık rutini de bileğini öpüp alnını şöyle bi temizler.
Jerry Stackhouse:
Bana sorarsanız en tuhaf rituel bu. Stack topu alır , bir kaç kez sektirir ve sonra dizlerini öyle bir kırar ki , yere oturup ( af buyurun ) büyük abdestini yapacak sanarsınız. Ya da daha kibar bir tabirle bir beyzbol oyuncusu kadar kırar o dizleri. Şu resme bakarken benim bile dizlerim sızlıyor yahu.

Anthony Mason:
Onun stilini anlatmak gerçekten maharet istiyor. Elimden geldiğince yapacağım. Şöyle bel hizasından başına doğru topu acaip bir şekilde kaldırır , tuhaf bir biçimde de gövdesini ve bacaklarını kıvırır. Avuçtan destek alarak da topu elinden çıkarır.Artık nasıl bir stilse ... %71'le atıyor onu da söyleyelim. E normaldir tabi.

Kısa Kısa : Steve Smith ve Steve Francis çizgideyken dövmelerine dokunurlar ,annelerine ithafen

Bilmem bilmeyeniniz görmeyeniniz var mı ama Richard Hamilton da topu sağ tarafında bir kaç kez sektirip kibar bir atış yapar. İsabetine laf yok orası ayrı.

Gilbert Arenas da topu şöyle çift el kavrayıp ensesine kadar çekiyor.

Andrew Bogut'un ne yaptığını anlayan beri gelsin.

Basketbol tarihinin en kötü formaları



Şu linkte basketbol tarihinin en berbat formalarını seçmiş blog yazarı. Evet her biri berbat gözüküyor ama özellikle şu resmettiğim iki tanesi akıllara zarar.

Roanne'ın forması nedir öyle yahu , süeter gibi :D

Dwight Howard'ın akıllara zarar basketi

Watch more IFILM videos on AOL Video


Superman tam gaz devam ediyor. Sanırım bir kaç tane '' boş atıp dolu tutma '' denemesi yapıyordu.

Miami Heat maçının ısınmalarında vuku bulmuş olay. Magic maçı kazandı ,Howard'ın istatistiklerinde de 32 sayı 17 ribaund yazıyordu.

E bu gazla normal tabi.

23 Şubat 2009 Pazartesi

14


Steve Blake'in geçenlerde oynanan bir maçın ilk çeyreğinde yaptığı assist sayısı.

Bu bir NBA rekoru !

Daha önceki rekor 12 assistle Magic Johnson'a ve yine 12 assistle John Lucas'a aitti.

Blake ayrıca yine Lucas'a ait olan '' Herhangi bir çeyrekte en çok assist yapma '' rekoruna da ortak oldu.

Sevgili günlük ...



Bugün 23.150'inci sayıma ulaşarak NBA tarihinde en çok sayı üreten 20. oyuncu oldum. Bir kaç güne kadar 19.sıraya çıkmayı planlıyorum.
İmza ; Black Mamba !

---

Kobe'nin yükselişi devam ediyor.

Bryant , Lakers'ın 111-108 kazandığı Wolves maçında ürettiği 28 sayıyla Elgin Baylor'un 20.sıradaki yerini kaptı ve NBA tarihinde en çok sayı üreten oyuncu listesinde bir sıra daha tırmandı.

Üçüncü çereğin bitimine 10:40 kala vurduğu smaçla kariyerinin 23.150'inci sayısını üreten Kobe bir sıra daha yükselerek efsane Baylor'u geride bıraktı.

Sırada 23.177sayı üreten Adrian Dantley var. Kobe bir maç sonra bir basamak daha yükselerek 19.sıraya yerleşebilir.

Günübirlik tarih yazıyor adam.

Ufak bir dipnot olarak belirtelim , Kobe NBA tarihinde 10.000 , 20.000 ve 23.000 barajına en genç yaşta ulaşan isim.

Böyle giderse 1.sıraya kadar yükselir demek istiyorum !

Haftanın oyuncuları

Eli kulağında


Kıngs tarafından waive edilen ( bir nevi serbest bırakılan ) Mikki Moore'un Boston Celtics'le el sıkışması an meselesi. Mesela bu gecenin sabahında Moore'u Celtics'li olarak görebiliriz , ama forma numarası 33 olmaz orası ayrı ;)
Aman ne gündem ne gündem ... Günlerdir Moore kiminle anlaşacak diye sallanıyor ortalık. Hepi topu 3.3 sayı 3 ribaund ortalaması olan bir adam yahu ...
Tabi o trade deadline'la birlikte dinen fırtınadan sonra tüm medya bu tip basit haberlerle idare eder oldu.
Her neyse , Ainge Moore'un menejeriyle kontak kurmuş falan filan , olur herhalde bu iş.
Bir diğer taşıma su da New York semalarında akıyor. Marbury'nin durumu hakkında Walsh ve Marbury önümüzdeki günlerde bire bir bir görüşme yapacaklarmış. Beyefendinin akıbeti merak konusu.

21 Şubat 2009 Cumartesi

NBA'den fısıltılar - 21 Şubat -



- Los Angeles Lakers , Chris Mihm'in boşluğunu bir diğer tecrübeli free agent'la doldurmayı planlıyor. En ciddi adaylar Kings'in serbest bıraktığı Mikki Moore ve kariyerine ancak zirveye oynayan bir takımla devam edebileceğini belirten Robert Horry. Mor beyazlıların temasları var , her iki oyuncudan biri her an Lakers'lı olabilir.


- Shaquille O'Neal da Arizona'nın havasından nem kapanlardan. Dev oyuncu muhabirlere verdiği demeçlerle takas sinyalleri veriyor. Shaq , kimisine '' Bu takımın bir parçası olduğumu düşünmüyorum. '' demiş , kimisine '' Burada olmamam gerekiyor sanırım '' demiş.


En ciddi adaylar Blazers ve Cavaliers. Özellikle Cavs'ın halihazırda bir pakedi ( Big Ben'i de içeren ) Suns'a sunduğunu okumuştum.


- Amare Stoudemire , gözünden geçireceği ameliyat sebebiyle normal sezonun geri kalan kısmında takımını yalnız bırakacak.


- Garnett'in sakatlığının ardından , Celtics'le Joe Smith arasında bir yakınlaşma fısıldanıyor kulislerde. Muhabbete göre Smith , Thunder'dan kontratını satın alıp free agent olacak ve Celtics'le anlaşacak


-

20 Şubat 2009 Cuma

NBA Takas günlüğü - 20 Şubat



- Kings ince hamleler yapmaya devam ediyor. Dün takasını duyurduğumuz Willie Solomon , 24 saat içerisinde yeniden takas edildi ve 2014 yılı ikinci tur draft hakkı karşılığı Sacramento Kings'e takas edildi. Kings bu takasın ardından Mikki Moore'un sözleşmesini fesh etti.


- Houston Rockets'ta yaprak dökümü devam ediyor. İlk beşin kemik isimlerinden Tracy McGrady'nin basketbol hayatının devamını tehdit eden sakatlığıyla sezonu kapatmasının ardından Rafer Alston da takım değiştirenler kervanına katıldı. ( T-Mac'i takas etmeyi düşünmüyoruz diye açıklama yaptılar ancak bunun bir çeşit blöf olup olmadığından emin değiliz ; keza T-Mac'i kapsayan takas senaryoları dönüyor şu sıralar ortalıkta.)


Takas şöyle gerçekleşti.


Houston Rockets ---) Rafer Alston ---) Orlando Magic

Memphis Grizzlies ---) Kyle Lowry ---) Houston Rockets

Orlando Magic ---) Brian Cook + İlk tur draft hakkı ---) Memphis Grizzlies


Magic çok karlı bir iş yapmış gibi görünüyor. Sezona bu kadar iddialı girip böyle istikrarlı bir biçimde Doğu'nun zirvesine kafa tutan bir takımın , sırtlayıcısı konumundaki oyuncuyu ( Jameer Nelson , belki de kariyerinin en parlak yılını geçiriyor.) sezon boyu kaybetmesinin ardından acilen '' kalburüstü '' bir oyun kurucuya ihtiyacı vardı. Alston biçilmiş kaftan.


Daha önceden de dile getirmiştim ; Magic Nelson'suz berbat ötesi. Topu Nelson gibi saf bir orkestra şefinden ziyade alternatif oyuncular getiriyor. Oyun kurmakla dümdüz pas yapıp şut atmak arasındaki uçurumun bir ucundan diğerine sürükleniyor Magic bir anda. Tek kelimeyle rezalet hücum ediyorlar Nelson'suz. O olmadan sezonun kalanında Cavaliers , Celtics , Pistons gibi rakiplere karşı iddialı olmaları düşünülemezdi. Alston çok akıllıca bir hamle.


Rockets ise T-Mac'in ardından bir diğer ilk beş oyuncusunu kaybetti. Lowry dinamik bir isim , ancak Rockets'in batı konferansındaki ağırlığını kaldırabilmesi şu an için zor gözüküyor. En azından o özgüvene sahip , tecrübeli bir oyun kurucu olamayacağını söyleyebilirim. Rockets yine erken havlu atacak gibi gözüküyor ...


Grizzlies yediği takas kazıklarına rağmen öyle ya da böyle bir gelecek inşaa etmeye devam ediyor. İlk beşin yaş ortalaması 22 civarı , hiç de fena oynamıyorlar. Mayo ve Gay ikilisi gayet güzel uyum sağladılar , Mayo büyük fırsat Grizzlies için. Gene de kısa vadede her ne yaparlarsa yapsınlar , başarılı olmalarının pek mümkünü yok gibi gözüküyor. Bir kaç yıl bir şey beklememek lazım Grizz'den.


- Oklahoma City Thunder da '' Rebuilding '' 'e devam ediyor. İlk tur draft hakkı karşılığı Bulls'dan İsviçre asıllı Thabo Sefalosha'yı aldılar.


Seattle zamanında büyük umutlarla draft ettikleri Mohammed Sene'yi ise serbest bıraktılar.

19 Şubat 2009 Perşembe

Tazelerrr !



Chicago Bulls ---) Larry Hughes ---) New York Knicks

New York Knicks ---) Alvin Roberson , Tim Thomas , Jerome James ---) Chicago Bulls


Toronto Raptors ---) Willie Solomon ---) Boston Celtics

Boston Celtics ---) Patrick O'Bryant ---) Toronto Raptors


Minnesota T-Wolves ---) Rashad McCants ---) Sacramento Kings

Sacramento Kings ---) Shelden Williams ---) Minnesota T-Wolves


Ayrıca Chandler'ın Oklahoma City'e takası da iptal olmuş. Sağlık taramasından geçememesi sebebiyle ...

Lakers 129 - 121 Warriors


Lakers , dördüncü çeyreğin ilk dakikalarında yakaladığı üstünlüğü ( 94-92 ) sadece ilk çeyrekte 15-13'le görebilmişti maç boyunca.

Üçüncü çeyrek sona erdiğinde Don Nelson'la kısa bir röportaj yaptı yayıncı kanal. NBA'in en çok kazanan ikinci koçu konumundaki ( 1.299 galibiyet, birincisi 1.342 ile Lenny Wilkens ) Nelson son çeyrek öncesi ; '' Üç çeyrek boyunca muazzam oynadık. Ancak Lakers'ı yenebilmek için bunu dört çeyrek boyunca yapmanız gerekiyor. '' dedi.

Haklıydı da.

Lakers üçüncü çeyreğe kadar rölantide götürdüğü maçın üçüncü çeyreğinin ikinci kısmında Warriors'u oyunun iki boyutunda da ablukaya aldı adeta. Maç sonuna kadar da bu abluka alarm durumu devam etti. 111-111'e kadar Warriors direndi , sonrasında da Kobe - Gasol - Ariza üçlüsüyle Lakers düğümü çözdü.


Bu iş triangle offense'den de öteye gidiyor artık. Gitmeli de ... Keza elinizde Gasol ve Odom gibi iki uzun var.


Phil Jackson bu ikiliyi çok ama çok efektif kullanıyor. Gasol ve Odom hareketli hücumla rakip pota altını karıştırıp boşluk kolluyorlar. İkisinden biri de diğerine 1-2 metre mesafeli çabuk paslar atıyor ve kolaylıkla sayıya gidiyorlar. Tabi tüm bu karmaşada dışarıda birileri boş kalırsa ekstra üçlükler de geliyor. İlk skor opsiyonunun Kobe , diğer üçüncü opsiyonun da ekstralar ( Ariza , Fisher , Walton vs. ) olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Söylemek istediğim şey ikinci opsiyonun ( Gasol - Odom - Hareket - Bereket dörtlüsü ) Warriors gibi uzun savunmakta zorlanan takımlara karşı en az birincisi kadar etkili olduğu.


Savunmaları için bu maç adına pek de yoruma hacet yoktu. Keza Warriors'un kronik uzun problemi devam ediyor. Tüm skor güçleri kısalardan ibaret , bu duruma rağmen nasıl direnebiliyorlar şaşırıyorum açıkçası. Ellis - Maggette - Crawford ve Jackson'dan ibaret hücum gücüne Belinelli , Randolph gibi isimler zaman zaman eşlik ededursun , '' uzun '' diye tabir edebileceğimiz tek katkı Turiaf'tan geliyor ki o da çok sınırlı.


Sürekli içeriye penetre etmek , sürekli birebir oynamak , şut veya fade away atmak durumundalar. Onları ligin hızlı takımlarından biri olarak biliyoruz , ve manzara da bu hızlılığı haklı çıkarıyor. Bu uzun boşluğuyla başarı kovalayabilecekleri başka bir metod yok yani.


Lakers muazzam bir biçimde uyguladığı iki numaralı opsiyon kombinasyonuyla önce durumu eşitleyip maça ortak oldu , sonra da birinci ( Kobe ) ve üçüncü ( özellikle Ariza , peşpeşe attığı iki üçlükle noktayı koydu. ) skor opsiyonlarıyla sonuca gitti.


Gecenin en keyifli maçlarından biriydi bana göre ; günün favorisi seçtik vesselam.

Vay bana vaylar bana




Houston Rockets'ın yıldız oyuncusu T-Mac'e , NBA oyuncularının korkulu rüyası diye bilinen Microfacture ameliyatı yolları gözüktü.


Son bir kaç sezondur kronik olarak devam eden diz sakatlığının bu yıl da devamlı olarak nüksetmesi neticesinde yıldız oyuncunun ameliyatına karar verilmiş.


Merak edenler araştırabilir ; ama benim bildiğim kadarıyla diz kapağı dolaylarındaki kemiklerin tuz buz olması gibi bir ameliyat çeşidi bu.


Penny Hardaway , Allan Houston gibi oyuncuların kariyerleri bu ameliyat sebebiyle noktalanmıştı hatırlarsanız. Bu ameliyata rağmen kariyerine devam eden oyuncular listesinde ise Jason Kidd, Amare Stoudemire , Kenyon Martin gibi isimler var.


T-Mac'in ameliyat ve sakatlık sürecinin 18 ayı bulabileceği ifade edildi.


Bu gelişmelerin ardından '' Aşağıdan yukarıdan yolun sonu mu ? '' soruları bir yana , takas muhabbetleri de yeniden hortladı.


Takım sahibi Leslie Alexander konuyla ilgili son noktayı koyan açıklamayı yaptı :


"Bizim Tracy ile yollarımızı ayırmak gibi bir düşüncemiz bulunmuyor. Herkes bizim onu takas edeceğimiz günü bekliyor. Ancak o gerçektende süper yıldız ve biz herhangi bir şekilde takas düşünmüyoruz. Sabah kahvaltıda saatlerce onun play-off'lardaki performansını konuştuk. Bu ligde onun gibi çok az oyuncu olduğunu düşünüyoruz. Sakatlıkları herzaman büyük sorunu olmuştur. Şayet o sağlıklı bir durumda olsaydı herşey çok daha farklı olurdu.


NBA Takas günlüğü - 19 Şubat


Resimde görünen oyuncuların formalarını karşılıklı değiştirdiklerini düşünün. Futbol maçlarının sonunda olduğu gibi hani ...

Evet , Kings Brad Miller ve John Salmons'ı Bulls'a gönderirken karşılığında Drew Gooden , Andres Nocioni ve Cedric Simmons'u aldı.

Gooden ve Simmons'ın kontratları sezon sonunda bitiyor. Bu Kings'e 9-10 milyon dolar civarı bir salary cap boşluğu oluşturacak. Bu onlara salary cap'te çok büyük bir boşluk oluşturacak bir kombinasyon olmasa bile en azından rahat bir nefes almalarını sağlayacak.

Bundan ziyade , Kings'in Nocioni'den beklentileri büyük olsa gerek. Çok iyi bir hücumcu ve savunmacı olmasa da saha içinde ve dışında çalışkan bir oyuncu , ayrıca belli bir taraftar kitlesine de sahip.

Yine de bu Kings'in ona 2012'ye kadar ( 2012-13'ü de opsiyonlu sanırım ) kontratının bedelini ödeyeceği anlamına geliyor.

***

Bu gelişmenin haricinde takas edilip edilmeyeceği merakla beklenen Chris Bosh için Raptors GM'i Colangelo '' Takas etmeyeceğiz '' açıklamasında bulunmuş.

Acaba ?



Los Angeles Lakers , bugün Chris Mihm'i bir adet 2013 yılına ait ikinci tur Draft seçim hakkı karşılığında Memphis Grizzlies'a gönderdi.

Konuyla ilgili Mitch Kupchak : '' Takımın ekonomisini rahatlatmak adına yapılmış bir hamleydi. '' gibisinden açıklamalarda bulundu.

Acaba dedim ; dün gece izlediğim şu videoyla sabah okuduğum şu haber arasında bir bağlantı var mı ... ?

Neyse ki mevzu pek büyümemiş ; iri cüssesinden ziyade Judo'da kara kuşak sahibi biri olması , Mbenga'nın '' NBA'de kavga edilecek son adam '' olabilmesi için yeterli olsa gerek.

282 !


Phoenix Suns'ın Los Angeles Clippers'a karşı peşpeşe oynanan iki maçta attığı toplam sayı !

18 Şubat 2009 Çarşamba

NBA Takas günlüğü - 18 Şubat


Gün içerisinde NBA'de iki önemli takas meydana geldi.

Oklahoma City Thunder , Chris Wilcox ve Joe Smith'i Hornets'a gönderirken karşılığında da Tyson Chandler'ı kadrosuna kattı.

Bence Thunder için muazzam bir hamle olmuş. Bir numaralı problemi boyalı alan savunması olan bir takım için Chandler biçilmiş kaftan. Kemik kadronun da Kevin Durant - Jeff Green - Russell Westbrook - Tyson Chandler haline geldiği düşünüldüğünde Thunder için iyimser beklentilerde bulunmak pek de yanlış olmasa gerek. Wilcox ve Joe Smith , bence şu takımın pota altı savunması problemi göze alındığında Chandler karşılığında çok çok ucuz bir bedel. Joe zaten eskisi gibi değil , umulanı vermesi çok zor. Wilcox da oldum olası fizik dezavantajı olan yetersiz bir oyuncu gibi gelmiştir bana. Yani iki yarım = bir tam gibi gözükse de neticede sahaya bir tek pivot çıkıyor onun da tam olması tercihim olur şahsen. Dolayısıyla ben bu şartlar altında Thunder'ı karlı görüyorum.

Hornets'in kendine göre bir planı varsa bilemem , bilemediğim için de herhangi bir yorum getiremiyorum açıkçası.

Diğer bir takas haberi ise Kings'ten geldi. Celtics'te fazla süre alamayan Sam Cassell'in son durağı Kings olacak gibi gözüküyor. Bu sezon kariyerini noktalamayı planlayan Cassell bir adet ikinci tur Draft hakkı karşılığı Arco Arena'ya geçmiş. Fazla da yoruma hacet yok , bir sezonluğuna da olsa Draft'in ikinci turundan Cassell'i seçtiğinizi düşünün. O hesap işte.

Gazanfer ÖZCAN



Sabah TV'yi açar açmaz gördüm. Haber spikeri ondan ve sağlık durumuyla ilgili gidişattan bahsederken sadede gelmesini beklemek belki hepi topu 5-6 saniyeden ibaretti , ancak zaman saplanıp kaldı sanki , geçmek bilmedi. Vefatını duyduğumda da hepten durdu , dondu resmen ...


Hiç ölecek gibi değildi , tıpkı gidişinden sonra bile uzun yıllar isminde taşıyacağı ölümsüz usta sıfatı gibi... Sanki bir ömür hayatımızda , ekranlarımızda kalacak , o emsalsiz tatlılığıyla bizleri şaşırtmaya devam edecek , hiç bitmeyecek gibiydi.


İşte bu yüzden inanamadım , canlandırdığı son karakter ismiyle '' Tahsin Amca '' mızı kaybettiğimize.


Bugüne dek moralim bozuk olduğunda , açıp Avrupa yakasından kesitler izlerdim. Az biraz tebessüm eder moral bulurdum. Şimdi onu ekranda her gördüğümde içimde bir burukluk , hala gitmemiş olduğuna bizlerle olduğuna inanmışlığın verdiği tuhaf bir his olacak ... Artık Avrupa Yakasına bile gülemeyeceğiz belki de ...


Gene de 78 yıllık ömründe sanat için , tiyatro için verebileceği her şeyi verdi büyük usta. Hem de en iyisiyle , en layıkıyla , en samimi haliyle ...


Bugün hayata gözlerini yuman bu üstadın , Avrupa yakasının hepi topu son 1-2 ay içerisinde çekilen ve yayınlanan son bölümündeki halini izleyen biri , bugün onun hastanede hasta yatağında hayata gözlerini yumduğuna inanabilir mi ?


İçimizde hiç ukte kalmadı aslında , bir insan 78 yıllık bir ömre tiyatro adına ne sığdırabilirse , milletine kendini ne kadar sevdirebilirse o kadarını yaptı rahmetli. O koskoca ömrün son senesinde bile ...


***


Oynadığı son film de '' Beyaz Melek '' miş. Bunu bilmek hem acıtıyor , hem avutuyor.


Günü geldiğinde o filmde görüp '' usta '' , '' üstad '' diye zikrettiğimiz Erol Günaydın , Nejat Uygur gibi duayenler , her ne kadar filmde oynamamış olsalar da Zeki Alasya'lar , Zihni Göktay'lar ... Bir bir göçüp gidecekler aramızdan ... Onları bize sevdiren şeye her şeylerini adamış , bir ömür bu sanatın hakkını vermiş de olsalar doyamayacağız hiç birine ...

Kendimi bildim bileli , gözüm açtım açalı gördüğüm , yokluğuna alışamayacak kadar alıştığım büyük usta ... Bugüne kadar tüm sevenlerine ve Türk Tiyatrosuna tüm samimiyetinle yaşattığın her şey için sonsuz teşekkürler.

Huzur içinde yat , mekanın cennet olsun.

16 Şubat 2009 Pazartesi

Amarê borsası


Takas edilmesi gündeme geldiğinden beri NBA takımlarının hayallerini süsleyen Amarê Stoudemire için Cleveland Cavaliers'ın J.J Hickson + Wally Sczerbiak + 1.tur draft hakkı teklif etmiş. Duruma göre pakete Anderson Varejao da dahil edilebilirmiş. Ancak Suns'ın soğuk yaklaşımı sebebiyle takas iptal olmuş.

Şimdilerde ise Detroit Pistons'ın Amarê için Rasheed Wallace'ı içeren bir paket sunması bekleniyor. Suns'ın genç bir kısa forvet arayışı içinde olması paket için Amir Johnson ismini gündeme getiriyor.

Ancak henüz resmi bir girişim yok.

Sanırım o takas edilene kadar , ya da takımda kalması kesinleşene kadar bu '' Amarê borsası '' furyamız devam edecek.

Lebron gaza geldi !


Lebron James , Nate Robinson'ın kazandığı Slam Dunk yarışmasından sonra gelecek sezon Dallas'ta düzenlenecek All-Star 2010 organizasyonunda Smaç yarışmasına katılacağını açıkladı.

Nate Robinson o tuhaf dansları , manidar hareketleri Lebron'a ithafen yapmıştır belki , kim bilir ?

Sanırım Nate Robinson gelecek sezon katılmayacak. Keza o da konuyla ilgili '' 3. defadır yarışıyorum , insanlar beni izlemekten bıkmıştır '' gibi bir açıklama yaptı.

Suns Porter'ın ipini çekti


28-23'lük derecesiyle batıda 9.sırada yer alan Phoenix Suns , Terry Porter'ın ipini çekmişe benziyor.
Kulağıma gelen son fısıltılara göre Suns , koç Porter'a bugünkü öğle idmanının ardından veda edecek.
Porter'ın ardından takımın başına geçici bir süre için teknik ekipten Alvin Gentry gelecek. Onun yardımcılığını da Bill Cartwright yapacak.
Fazla kehanet gibi oldu galiba :) Fısıltıların yalancısıyım :)
İleriki dönemde de takımın başına Steve Kerr gelecek sanırım. GM'lik koltuğundan koç koltuğuna inmek istediğine dair bir şeyler okumuştum. Koçluğu da GM'liği kadar kötü olacaksa vah ki ne vah o Suns'a.

All-Star 2009


Batı farklı kazandı ama bunu pek önemseyen yok. Neticede bir şov maçıydı. Kazanıp kaybetme kaygısı yok , olamaz da zaten. Lebron'un panyadan smaç yaptığı pozisyona baksanıza ! :)

CP3 yine büyüledi ; beklediğim de buydu zaten. Muazzam bir şov yapan Batı orkestrasını muhteşem yönetti genç oyun kurucu. Bence maçın favorisiydi.

Shaq yine geceye damgasını vurdu , All-Star'ın vazgeçilmezi oldu artık. Bilmiyorum o emekli olunca ne yapacağız , herhalde maskot olarak bile olsa bir şekilde All-Star'da yer alır. Dedim ya vazgeçilmez oldu artık.

Videoda maçın en güzel hareketlerinden kesitler var.

Bir All-Star haftasonunu daha geride bıraktık. All-Star'ı sevmemin nedeni aslında haftasonu boyunca olup bitenler değil. Bundan sonra olacaklar ...

Artık işler daha da bir ciddiye binecektir NBA'de. Play-off'lara kadar daha ince hesaplar , daha kararlı daha ciddi maçlar , daha sıkı savunmalar vs. vs.

Baksanıza , biz Arizona'da All-Star keyfi çatarken ev sahibi Suns koç Porter'ın ipini çekmiş bile !

En yeteneklisi Rose

Rose çok yavaş gibi görünen kararlı tavrıyla çaylak sezonunda ödülü kaptı. İstasyonları biraz ağır bile olsa boş geçmedi ve kazandı.

Yalnız bitirişi enteresandı be ... Hiç beklemiyordum öyle bir smacı Rose'dan , sağlam koydu noktayı.

Dequan Cook 3 sayı şampiyonu

Rashard Lewis'i sezon performansına mı bakarak aldılar ne yaptılar bilemiyorum ama kesinlikle yanlış bir karar olduğu kesin. Çok saçma bir şut stili var bir kere. Aslında normalde bu bir tarz , stil meselesi , soktuğu sürece nasıl attığının pek de önemi yok. Ancak neticede gözlere hitap eden estetik amaçlı bir yarışma izliyoruz , ve Kapono'lara Peja'lara fena alıştık. O yüzden belki biraz da biz seçici hale geldik bilemiyorum ama Rashard'ın kazanamayacağından adım gibi emindim. Oldu olacak Shawn Marion'u da alsalardı !

Cook '' şak '' diye düşen o yumuşak bileğinin hakkını verdi ve 19-7'lik açık farkla ödülü kaptı.

Ama Kapono'nun finale çıkamamasına hakikaten üzüldüm. Kıl payı kaçtı triple. Önce Lewis son şutunda 15'i bulup onu geçti , daha sonra da Cook ... İki kez finalin kıyısından döndü Kapono , ki çıksa da kazanırdı bence.

Her neyse ... İzledik eğlendik, fazla da söylenecek bir şey yok vesselam.

15 Şubat 2009 Pazar

Slam Dunk 2009 - Nate Robinson



Boyundan büyük işlere kalkışmak diye ben buna derim işte.

Howard'ın üzerinden smaç vurmayı hayal etmek bile zor yahu !

Yeni şampiyonlar !





İşte şampiyonlar ...
Detaylar ?
Sonra ...

14 Şubat 2009 Cumartesi

Durant çaylakları yıktı


Ritüel gene kırılmadı , Sophomore takımı çaylakları 122-116'lık skorla mağlup etmeyi başardı. Ancak maçı unutulmaz kılan , tarihe kazıyan bir adam var.

Sophomore takımını sırtlaması beklenen Kevin Durant , beklentileri değil kendini aştı resmen. Tam 46 sayı üreten KD , Amare Stoudemire'in 2004 yılındaki 36 sayılık performansını geliştirdi ve haliyle maçın en değerli oyuncusu olmaya hak kazandı.

30 dakika sahada kalıp 17/25 şut isabeti , 8/8 serbest atış isabeti yakalayan Durant dışında Sophomore takımında 13 sayının üzerine çıkabilen olmadı.

Greg Oden'in ( bu adamın abdest durumundan cidden şüphe etmeye başladım. ) oynamadığı çaylaklar takımında ise D-Wade'in koçluğunda bu haftaki spot ışıkları bölümü konuğumuz Michael Beasley'in 29 sayılık performansına şahit olduk , lakin bu performans takımına maçı kazandırmaya yetmedi.

Eğlenceli bir maç olmuşa benziyor , tamamını seyredemedim ama izleyince yine karalarız bir şeyler.

13 Şubat 2009 Cuma

Michael Beasley ; '' Herşeyin farkında ! ''



Rajon Rondo , Brandon Bass , Monta Ellis , Rodney Stuckey ...
NBA yeni jenerasyonu itibarıyle sürpriz yıldızlar çıkarmaya ve neslini yenilemeye devam ededursun , bu isimlerden biri fena halde dikkatimi çekmiş durumda. Bu sezonki performansı ve bulunduğu takımın bu gece yaptığı takasın ardından kendisine kalacak sorumuluğun daha da ağırlaşacağı düşünüldüğünde , Beasley'in spot ışıklar bölümünün yeni konuğu olması pek de yanlış bir karar gibi gözükmüyor.

Az önce tekrarını seyrettiğim Bulls - Heat maçından geriye akıllarda kalan şey belki de Marion'un az önce bahsettiğim coşkulu vedasıydı. Ancak o veda , maçı 9/10 isabetle 21 sayı ve 7 ribauntla tamamlayan Beasley'in maça vurduğu damgayı ve genel itibarıyle Heat'e kazandırdıklarını gölgeleyemezdi.
İşte yeni konuğum olarak onu seçmemin nedeni de bu diyebilirim.

1989 doğumlu oyuncu , takımı Heat'e beklenenden çok daha fazlasını katıyor.

Draft'te ilk turun ikinci sırasında seçilip Heat'in yolunu tutmadan evvel , kimsenin onun yeteneklerinden şüphesi yoktu. Ancak kafaları kurcalayan şey disiplinden nispeten uzak oluşuydu. Otoriteler NBA için , NBA'de başarı için , Beasley'in daha da olgunlaşması gerektiğine inanıyorlardı.
Bugün görünüşe bakılırsa Beasley mental anlamda beklenenden çok daha hızlı bir gelişim göstermiş ve o olgunluğa kısa zamanda kavuşmuş.






Genç koç Spoelstra ve eşrafına göre Beasley takımdaki en çalışkan oyuncu. İdmanlara herkesten erken gelip çok çalışması ve disiplinize tavrıyla takıma bir çaylağın verebileceğinden fazlasını vermesi takdir topluyor. NBA'e adımını atmadan önceki dönemde Beasley'in ikinci bir Carmelo Anthony vakası olacağını söyleyenler bugün onun ismini disiplinli , çalışkan gibi sıfatlarla yanyana anıyorlar.

Ben bir oyuncunun yeteneklerinden çok mental tavrıyla ilgilenmişimdir hep. Disiplinden uzak , duygularına teslim olan , laf söz dinlemeyen , idmanlara gelmeyen , özel hayatına dikkat etmeyen bir oyuncu isterse maç başına 30 sayı atsın , yine de takdirimi kazanamamıştır. ( Hatta sırf bu yüzden 1 sezon kadar önce TBL'de dönen '' Solomon mu , Green mi ? '' sorusuna inatla Green yanıtını vermişimdir. Her ne kadar şimdilerde kısa çöpü çektiğimi farketsem de :) ) Bundan müsebbep , Beasley'le ilgili benzeri şüphelere ben de sahiptim. Pek de derin sayılamayacak 2008 draft'ında biraz fazla şişirilmiş olması ve henüz sadece 20 yaşında olması onu biraz daha kontrol dışı kılabilirdi. Gene de Heat'in ikinci sıra hakkını çok iyi değerlendirdiğini düşünüyordum. Tıpkı Nuggets Melo'yu seçtiğinde düşündüğüm gibi ...
Ancak şimdi görülüyor ki , Beasley 1-2 sezonda kazanılabilecek bir olgunluğu ilk sezonunda 50 maç devirmeksizin yakalamış.

Takımı için her ne kadar hala bir çaylak olsa bile , kısa ve uzun vadede neler ifade ettiğinin harikulade farkında. Kendini biliyor , takımın biliyor , arkadaşlarını , hedefleri , planları , her şeyi ...
Beasley sırtına geçirdiği formanın ağırlığının farkında , oyuncuyu yaşından büyük kılan o '' Farkındalık '' hissini çoktan benimsemiş bile.
Her iki forvet pozisyonunu da çok iyi oynayan B'Easy , oyunun arka ve ön alanında bilinçli bir şekilde mekik dokuyarak hücumun gelişine göre pozisyon almak konusunda oldukça akıllı bir tavır almış görüntüsü çiziyor. 3 sayı çizgisinin gerisinde de rakipler için skor tehdidi teşkil eden 2.06'lık çaylak , pota altındaki bire birlerdeki başarısından çok , geniş ve dar alandaki pas yeteneğiyle de Heat hücumlarına muazzam bir boyut katıyor. Gerek pota altındaki uzunlara top indirmede , gerek Wade'in lakabı Flash'a yakışır girişimlerini beslemede , gerek Marion'un hareketli yapısını avantaja çevirecek paslar yapmakta oldukça başarılı ve cesur bir tavrı var. Sadece bir kaç adım mesafe kat ettiği pozisyonlarda bile muazzam paslar çıkarabiliyor.


Tıpkı 2.10 cm.'in üzerinde bir boya sahip olduğu halde orta ve uzun mesafeden şut sokabilen oyuncular gibi , bu kalıptaki bir forvetin de bu derece iyi pas sezgilerine ve yeteneklerine sahip olması da onu harikulade özel kılar. Beasley'in '' özel '' sıfatını taşıyışı , '' çaylak '' gibi sıfatları kapatmaya yetiyor.

Bu '' ekstra '' katkının haricinde Beasley , kendinden beklenenleri de layıkıyla yapıyor denilebilir. Pota altında birebir oyunlarda gücünü çok iyi kullanıyor , çembere yüklenmede bir hayli başarılı , post up oyunlarını iyi oynuyor ve en önemlisi solaklığı muazzam bir biçimde avantaja dönüştürüyor. Gerektiğinde üç sayı çizgisinin gerisinden de rakiplerin canını yakabiliyor.
Henüz takımdaki ilk senesi olmasına rağmen , yıllardır Heat'te oynuyormuş gibi bir harmoniyle formasını terleten Beasley için gelecek olduğundan daha da parlak görünüyor diyebilirim.


Bu gece yapılan takasla Heat nihayet aradığı türde bir uzuna kavuştu. Jermaine O'Neal , Heat'in bir yıl aradan sonra formasını giydirdiği , All-Star sıfatlı '' ikinci O'Neal '' ı oldu. Bunun bedeli olarak da Shawn Marion'u Raptors'a gönderdiler.

Bir kısa forveti verip karşılığında bir uzun forveti almış olmaları ve Heat'in sahadaki akışının en büyük dalgası olan Marion'un gidişi , Beasley'in sorumluluğunu bir gömlek daha yukarı çekecek denilebilir. Şimdi o akışı sağlama , Flash'ın takımında rakip sahaya koşan , şahlanan ikinci isim olma görevi B'Easy'e devroldu. Dün geceki maça kadar uzun forvet görevi gören Beasley , bir sonraki maçla birlikte Marion'un yerine kısa forvete kayacak. Artık daha hızlı olması gerekiyor.




Ancak Heat ne kadar değişirse değişsin , ne denli yenilenirse yenilensin , Beasley için endişelenmiyorum. Çünkü o her şeyin farkında. Aslına bakarsanız bu yazıda vurgulamak istediğim şey de bu. Beasley ne kadar büyük bir proje olduğunun , Heat'in geleceğindeki başarı veya başarısızlıklarda başrolde olacağının farkında ve bu farkındalık ne gerektiriyorsa onu şu an layıkıyla yapıyor. Wade'in dahi 2010'da takımdan ayrılabileceği düşünüldüğünde , Beasley'in bir numaralı opsiyon haline gelmesi hiç de uzak bir ihtimal değil aslında.


Şampiyonluğun ardından tarihinin en kötü günlerini geçiren Heat'in , bu yıl play-off gibi bir iddiası var.

Beasley bunun da farkında.

Ayrılığın hediyesi


Yurdumda yankılanmış bir şarkının sözleri geldi şimdi aklıma. Hani var ya : '' Bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun ... '' diye ...

Matrix'inki de o hesap.

Bulls dün gece son 55 saniyesine 7 sayı geride girdiği maçın son 6 saniyesinde Ben Gordon'un peşpeşe 3 serbest atış isabetinin ardından skoru eşitledi. Mola sonrası topu kenardan oyuna sokan Marion'un pası şöyle bir yarım saniye kadar gecikince Hinrich topu çaldı ve 4.7 kala Bulls yeniden hücum için mola aldı. Bu defa da Wade , rakibin kenardan oyuna sokmaya çalıştığı topu tereyağından kıl çeker gibi aldı. ( Bu son dakikada insiyatif - hata - telafi kombinasyonunu bir yerden hatırlar gibiyim ... ) Sonrasında da an itibarıyle Raptors'a takas edilmiş bulunan Shawn Marion'la öyle bir ikili oyun oynadılar ki Bulls'un muhteşem geri gelişiyle ayağa kalkan United Center , Marion'la Wade'in havada tokuşurken çıkardığı sesleri duyacak kadar sessizliğe gömüldü.

Coşkulu bir zaferin ardından , dramatik bir veda yaşanıyor olsa gerek.

All-Star haftasonu bu gece başlıyor


NBA'de All-Star haftasonu heyecanı bu geceki Çaylaklar maçıyla başlıyor.

Türkiye saatiyle gece 04:00 'te başlayacak maç NTV'den canlı olarak yayınlanacak.



Geçtiğimiz yılların aksine bu yıl çaylaklar , NBA'de ikinci senesini geçiren sophomore'lara karşı daha avantajlı gibi gözüküyor. Durant'in eline bakan Sophomore'ların rakibi çaylaklarda Derrick Rose , OJ Mayo , Rudy Fernandez , Greg Oden gibi isimler forma terletecekler.

Cumartesi gecesi ise yine her zaman olduğu gibi en heyecanlı gece olacak gibi. Üç sayı yarışmasında favori yine Jason Kapono gibi gözüküyor. Bu kez de kazanırsa Larry Bird ve Craig Hodges'un ardından bu unvanı peşpeşe 3üncü kez kazanan 3'üncü oyuncu olacak. Favori gene Kapono gibi gözükse de ben Roger Mason'dan bir sürpriz beklemiyor değilim.


Smaç yarışması da büyük merak konusu. Bir tarafta son şampiyon Howard , diğer tarafta 1.75'lik Robinson , bir tarafta Barry'den sonra bu unvana kafa tutan ilk beyaz ( ve Avrupa'lı ) Fernandez , bir tarafta da son dakika piyangosu J.R Smith.



Howard gene muhteşem bir şov yapacaktır ama ben Fernandez'i destekliyorum bu defa.
Yetenek yarışmasında da Tony Parker , Mo Williams , Devin Harris , ve Derrick Rose yarışacak. Zaman ve konsantrasyon işi , o yüzden tahmin yapmak çok zor ama Williams'ın şutuyla avantajlı olduğu kesin.
NBA All-Star haftasonu etkinliklerinde bu yıl ilk defa yeni bir oyun deneniyor. İsmi H-O-R-S-E ... Bizimkiler E-Ş-Ş-E-K diye çevirmişler ya neyse :) Joe Johnson , Kevin Durant ve OJ Mayo'nun yarışacağı oyunun kuralı şu : Sıradaki katılımcı , bir önceki katılımcının attığı basketin aynısını atmak durumunda. Eğer atamaz ise bir harfle cezalandırılıyor ve beş harfi bulan oyuncu oyun dışı kalıyor. Smaç yapmak da yasak.
Enteresan bir şeye benziyor. Umarım denemişlerdir ne kadar eğlenceli olup olmadığını. NBA'de TV karşısında '' ayıp olmasın diye '' zoraki sırıttığımız günler olmuştu. Umarım bu defa aynı şey olmaz.

Ha bu arada hatırlatalım , tüm bu şamata da cumartesiyi pazara bağlayan gece saat 03:30'da.

Pazar gecesi de büyük eğlence malumunuz.

Şimdiden keyifli seyirler.

Al gülüm ver gülüm



Şimdilik sadece bir söylenti :

Raptors Jermaine O'Neal ve Jamario Moon'u Shawn Marion ve Marcus Banks karşılığında Heat'e göndermeyi kabul etti.

- ESPN , Ric Bucher -

edit : Şu an okuduklarıma bakılırsa bu iş söylenti olmaktan daha da öteye varmış durumda. Kanada'da bir çok yerel kaynağın yanısıra , yahoo , ESPN gibi kaynaklara göre bitti bu iş. Raptors Moon ve O'Neal'le birlikte ileriki yıllara ait bir draft hakkı verecekmiş. Nakit verecek diyen de var. Bakalım bakalım ...
edit # 2 : Vatana millete hayırlı olsun.

Kerr-ebe


Hakikaten suyu çıkmaya başladı bu işin.

İyi tamam kerr'sün de , Shaq'i , Amare'yi , Marion'u da mı göremeyecek kadar Kerr'dün be adam ?

Steve Kerr fırtınası dinmiyor Arizona'da. Takas fırtınalarının estiği bu günlerde beyefendi takımdaki dokunulmazları açıklamış : '' Nash , Barbosa ve Hill. ''

Amare'yi ne karşılığı takas edecek cidden merak ediyorum.

Daha da merak ettiğim şey 1 sene sonra bu zamanlar Suns'ın durumu , kadrosu ve salary cap boşluğu.

Hayrolsun diyeceğim ama pek hayır değil gibi bu işin sonu.

Haydaaa ...


Daha dün bahsettik Felton'u şutlamak diye.
Bakın bugün Michael Jordan ne demiş :
"Raymond ile ilgili bir çok teklif aldık. Ancak bunların hepsine teşekkür ettik. Raymond ile yolumuza devam etmek istiyoruz. Onunla ilgili bir takas planlaması yapmıyoruz . "
Sezon sonunda da biten sözleşme için yeniden masaya oturabileceklerini de belirtmiş MJ.
Bu NBA'in soğuk stratejilerini oldum olası anlamakta güçlük çekmişimdir. Bazen diyorum ; keşke Anıl gibi ( salsabasket.net ) bir söylenti duyduğum zaman ilgili takımın koçunu arayıp '' Hocam ne iş ? '' diye sorabilme lüksüm olsaydı diye :)

12 Şubat 2009 Perşembe

Nokta



Jazz dün gece Lakers'ın galibiyet serisine noktayı koyarken , maça noktayı koyan isim de göğsümüzü kabarttı.

Nefret ederim aslında , şöyle dakika dakika maçın anlatıldığı o bayağı yazılardan. Kim derdi ki bir gün ben de yazayım.

Yazılmaya da okunmaya da izlenmeye de değer.

2.20 kala skor 102-104 Jazz lehineyken Lakers Kobe'yle hücuma geldi.

Kobe tek bir pas dahi yapmadan birebir oynamaya kalktı ve çok basit bir top kaybı ( steps ) yaptı.

Bir sonraki hücumda da yine tek bir pas dahi yapmadan bire bir oynayarak üçlüğü gönderdi. 105-104.

Jazz mola aldığında '' İşte bu '' dedim. Yer yüzünde aktif olarak basketbol oynayan her oyuncunun hayalidir şu ... Bir NBA oyuncusu olarak en zorlu konferans rakiplerinden birine , deplasmanda son dakikada bir üçlük atıyorsun ve takımını öne geçiriyorsun. Rakip koçun '' Mola '' çığlıklarıyla egon tavana vuruyor.

Jerry Sloan , molada öyle bir oyun çizdi ki az önce Kobe'nin susturduğu Salt Lake City adeta yerinden oynadı. D-Will iki oyuncu arasından Millsap'a bir no-look bounce pas attı ve Millsap , Gasol'ün müdahelesine rağmen topu çift elle smaçladı. Faülü de sokarak takımını bir kez daha öne geçirdi. 107-105

Kobe yine bir hata yaptı , üçlüğü kaçırdı ve ribaund Korver'da kaldı. İkili sıkıştırma harala gürele derken Kobe ne yaptı etti o topu Korver'ın elinden çekip aldı ve pota altından bomboş bir basket attı. Lakers yeniden öne geçtiğinde tüm tribünlerde Korver'a doğru ağır bir yuhlama duyuluyordu. Tabi Kobe diye coşkuyla bağıranlar dışında ...

Ve sonra ...

Williams'la oyun kuran Jazz , klasik bir senaryoyla Mehmet'i yine dışarıya çekti ve milli ( ? ) gururumuz Sırım gibi kollarıyla üstüne doğru koşan Gasol gelmeden üçlüğü gönderdi.

Mehmet'in sevinciyle birlikte tribünlerde '' Yeliz yenge '' mizi ve küçük prensesi görmek gurur vericiydi.

O ana kadar herkes '' Kobe '' diyordu ama maç bittiğinde her 3 kelimeden biri Memo'ydu ( diğeri de Deron olsa gerek. )

Mehmet maçı 22 sayıyla tamamladı ancak eminim ki o son üçlük mü yoksa totalde 22 sayı mı diye sorulsa ilkini tercih ederdi. Hatta kim olsa aynı cevabı verir bile diyebilirim.

Kesinlikle izleyin , zannediyorum Top-10'da ya da maç özetinde bir şekilde yer almıştır.

Felton'u şutlamak


Son takas dedikodusu diyor ki Raymond Felton + Nazr Mohammed = Jamaal Tinsley + Jeff Foster
Yani pes yahu ...
Ne inatmış Bobcats'teki ...
Felton ve Mohammed'i şutlamak için neredeyse Tinsley + Foster ikilisine bile razı olacak adamlar.
Ha bir de Pacers boyutu var. Ford , Jack , Felton. Kim ilk beş çıkar acaba ?

NBA League Pass !


Bu mudur ?


Kesinlikle !


Allah'ın yüzümüze güldüğü gündür desem yeridir.


Az önce http://ilp.nba.com/ adresine girdim ve bir kaç dakika içerisinde kolaylıkla NBA league pass pakedini satın aldım. Sezonun geri kalan kısmı için , All-Star dahil 49.95 USD. Maç sayısında vurduğunuzda bir maç bir dolar gibi bir şey çıkıyor ortaya. Kesinlikle muhteşem.


Ancak daha güzel olanı şu ; istediğiniz maçı istediğiniz zaman izleyebilirsiniz !


Şahsen maç izleyememe sebebi ( dolayısıyla eskisi kadar NBA'le iç içe olamayışımın sebebi ... ) yayıncı kanalı değil izleyecek zamanı bulamamak olan biri olarak bir saniye bile düşünmedim.


Hatta 1 Mbit olan internet hızımı 2 Mbit'e yükselttim. Keza 1 Mbit'te 800-880 arası bir download hızına sahip olduğunuz için maçları istediğiniz kalitede izleyemeyebiliyorsunuz. 2 mbit'te az önce Magic'in , Nuggets'ın akıllara zarar savunması karşısında ortaya koyduğu 29 sayılık ilk yarı performansını , Nelson'un yokluğunda Hidayet'in hücum organize etmekte ( özellikle aktif savunmalar karşısında ) ne kadar zorlandığını gayet güzel izledim ! Evet enteresan ama ilk yarıda , yani 24 dakikada sadece 29 sayı üretebildiler. Sanırım 16-17 civarı da top kaybı vardı.

Her neyse , daha bol bol maç analizi yapıp bol bol yazıp çizeceğim için bu kısma fazla dalmak istemiyorum , zira çıkamıyorum.

Özlemişiz be ...

Velhasılkelam ; şiddetle tavsiye olunur. Biraz karıştırıp olayı nihayetinde çözmüş biri olarak her türlü soruya da açığım. Zaten ekşide de ilgili başlık var ve gayet güzel açıklanmış , isteyenler nba league pass yazarak ilgili entry'i okuyabilirler.

Herkese afiyet olsun ; All-Star'ın oynandığı gece Kahire semalarında uçacak oluşumu hiiiiç ama hiç dert etmiyorum , döndüğümde sabah izlerim. Olmadı öğlen , olmadı akşam , gece ...

Ne de olsa 24 saat boyunca bir önceki güne ait maçların tekrarı yayınlanıyor ;)

11 Şubat 2009 Çarşamba

Günün karesi


Bazı anlar olur , topu elinize alıp en yakın sahaya kendinizi atmak , bayılana kadar basketbol oynamak istersiniz.
Öyle bir kaç dakikalığına gelir geçer , ya da kendinizi bir anda sahada bulursunuz.
Buna vesile olan , ilham verici materyaller vardır hani ...
Bilmem anlatabildim mi ?

Hay maaşallah


D'Antoni'nin Run & Gun'ı hücumda gözleri okşasa da savunmada akıllara zarar sonuçlara sebep olabiliyor.
Suns zamanında Nets'le 150 küsür sayılık bir maç hatırlıyorum , Knicks'in siftahını da Warriors yaptı.
Tam 144 sayı attılar.

Oyuncu değişikliği


Memphis Grizzlies'li Rudy Gay'in sakatlığı sebebiyle Slam Dunk'ta yer alamayacağının duyurulmasının ardından yeri hemen dolduruldu.

İsim pek yabancı ya da yeni değil ; JR Smith.

Bilirsiniz , hafif kopuktur. ( En azından Gay kadar sakin olmadığından eminiz ! )
Her türlü çılgınlığa hazır olmak lazım.

Amarê'ye Portland kancası


Steve Kerr takımı dağıtmaya , parça pinçik etmeye devam ediyor.

Amarê'nin takas edileceği söylentisi kol geziyordu , son haberlere göre Blazers oldukça kararlı.

Jeryd Bayless , Raef LaFrentz ve Lamarcus Aldridge = Amarê deniliyor. Lamarcus Aldridge itibarıyle biraz düşündürücü gibi ... Gelişimi böyle devam ettiği sürece Blazers'a ileride '' Acaba ? '' dedirtebilir. ( Kerr'e de '' Oh be '' dedirtebilir. Tabi kendisi o sırada hala GM koltuğundaysa ... ) Kendisi için yeni Sheed yakıştırılması yapılıyor , belki duymayanınız vardır diye söylüyorum.

Oden - Stoudemire isimlerini yanyana görünce insan Blazers adına heyecanlanmıyor değil , lakin Amarê'nin bir microfacture-survivor olduğunu ve uzun vadeli gelişimine başarıyla devam eden Blazers'ın yoluna ileride sakatlık riskiyle taş koyabileceğini de unutmamak gerek.

Neyse , yeter doğmamış çocuğa don biçtiğimiz ... :) Hele bir olsun da ...

8 Şubat 2009 Pazar

Saygı duruşu


Gece gece onu bana anımsatan haber Mavericks'te forma giyen bir diğer yaşayan efsane Jason Kidd'in , NBA Tarihinde en çok assist yapan 4.oyuncu konumuna geçmesiyle ilgiliydi.
Kidd dün gece yaptığı 9.888inci assistiyle Oscar Robertson'ı geride bırakmış ve 4üncü sıraya yerleşmiş.
Bu sezon maç başına 8.3 assist yapan Kidd, bu ortalamayı devam ettirirse bu sezonun sonunda 3.sıradaki Magic Johnson'ı , gelecek sezon da ikinci sıradaki Mark Jackson'ı geçebilirmiş.
İşte olay burada cereyan etti ; acaba dedim birinci sıradakini ne zaman geçer ? ( Buna Kidd'in ömrünün yeteceğini düşündüğümü sanmayın , ben New Orleans'ta oynayan bir adamın bu satıra kadar zikrettiklerimin hepsini geçip geçemeyeceğine dair bir fikir uyandırdım , o kadar. Ha Kidd inatla 40'ına kadar oynar geçerim diyorsa , kendi bilir. )
Birinci sıradakinin 15.806 assistli efsane John Stockton olduğunu hatırladım.
Bir saygı duruşu yapmak icab etmişti , kusuruma bakmayın.

Kobe Kobe Kobe ...



NTVSpor.net'in yoruma hacet bırakmayan haber metnini aynen aktarıyorum :



Henüz 18 yaşında liseden direkt NBA'e adım atan Kobe Bryant, ilk sezonunda yalnızca 7.9 sayı ortalaması tutturmasına karşın, profesyonel kariyeri boyunca maç başına 25.5 sayı üreterek NBA tarihinin en skorer ilk 10 oyuncusu içine girmeyi başardı.

20 Aralık 2005'te Dallas Mavericks'e karşı 62 sayı bulan Bryant, 4. çeyrekte oynama gereği bile duymamıştı... Dallas maçının son 12 dakikasına girilirken skor tabelası da dikkat çekiciydi: Kobe: 62 - Dallas: 61

3 çeyrekte gelen 62 sayıdan bir ay sonra, bu kez Toronto Raptors potasına 81 sayı bırakan Kobe Bryant, efsane pivot Wilt Chamberlain'in 100 sayısından sonra, NBA tarihinde bir maçta en çok sayı atan isim olmuştu.

Bryant, kariyerinin dördüncü 60 sayılık performansını, dünyanın en ünlü salonlarından Madison Square Garden'da sergiledi. New York Knicks'e 61 sayı atan Kobe, NBA'de bu sezon bir maçta en fazla sayı üreten isim olmasının yanında; Garden tarihinin en skorer oyuncusu ünvanını da eline geçirdi...

Kobe'nin rekorunun bir anlamı daha vardı. Bir önceki maçta genç pivot Andrew Bynum'ın dizi üstüne düşüp takım arkadaşını sakatlayan Kobe Bryant, iki ay forma giyemeyecek Bynum'ın yokluğundaki ilk maçta kendini affettirdi...

1996 yılında lige adımını atan Kobe Bryant, kariyeri boyunca 24 kez 50 sayının üzerine çıkmayı başardı...

Bu sezon sakatlıkları yüzünden daha fazla dinlenebilmek için birçok süper yıldızın aksine yalnızca 36 dakika ortalamayla oynayan Bryant, maç başına 26.6 sayı üretiyor.